Kapat
SETA - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı

SETA - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı

Koronavirüs | Covid-19 Dosyaları

Küresel bir tehdit oluşturan yeni tip Koronavirüs
(COVID-19) ile mücadele sürecini inceleyen SETA çalışmaları.

COVID-19 Ana Sayfaya Git
SETA Sitesine Git

ÖncekiSonraki
Almanya Koronavirüs ile Nasıl Mücadele Ediyor?

Almanya Koronavirüs ile Nasıl Mücadele Ediyor?

- Zeliha Eliaçık 23 Mart 2020

1. Koronavirüs salgını Almanya’da nasıl seyrediyor?

İlk Koronavirüs (COVID-19) vakasının Şubat’ın sonunda görüldüğü Almanya’da şu ana kadar 22 bin 672 kişiye Koronavirüs tanısı konuldu. Ancak Johns Hopkins Üniversitesi’ne göre Almanya’daki gerçek vaka sayısı daha yüksek. Robert Koch Enstitüsü de Koronavirüsten enfekte olanların sayısının açıklanandan daha yüksek olduğunu ama ağır semptom göstermedikleri için henüz fark edilmediklerini açıkladı. Almanya’da virüs İtalya ve Avusturya’da kayak tatilinden dönen genç ve görece sağlıklı kişilerce yayıldığından dolayı ölüm oranlarının diğer ülkelere oranla görece çok düşük olduğu ifade ediliyor. Alman resmi makamları bugün itibarıyla 86 ölüden bahsederken enfekte olanların ortalama yaşı 45, ölenlerin ortalama yaşı ise 82 olarak açıklandı. Hem Alman resmi makamları hem de Johns Hopkins istatistiklerine göre virüs yayılma hızı Pazar günü itibarıyla fark edilir bir düşüş gösterdi.

Almanya’da laboratuvarların test kapasitesine yönelikse farklı veriler var. Başta günlük 12 bin olduğu iddia edilen test kapasitesi RKI tarafından haftalık 160 bin olarak açıklandı. Ancak bu testler sadece acil durumda olan ve semptom gösteren hastalara uygulanıyor. Uygulamalar eyaletten eyalete değişiklik gösteriyor. Ancak test kaynakları sınırlı olduğu için testler Koronavirüs semptomları gösteren, riskli bölgelerde bulunmuş veya enfekte birisiyle temasa geçmiş kişilere uygulanıyor. Virüse karşı aşı bulma çalışmaları Almanya’da da devam ediyor. Tübingen’de bulunan CureVac isimli ilaç şirketi yaz dönemine kadar Koronavirüs aşısının insanlarda test edilecek düzeye geleceğini açıklamıştır. Aynı şirket Trump’ın 1 milyar dolar önererek aşının öncelikle ABD için üretilmesi teklifini ise reddetmiştir.

Yeni ortaya çıkan bu koronavirüs türüne verilen isim “2019-nCoV”. Hastalardan elde edilen numunelerdeki virüsün elektron mikroskobu ile çekilen ilk fotoğraf görüntüsü Çin Hastalıkları Kontrol ve Önleme Kurumu (CCDC) tarafından 27 Ocak 2020’de yayınladı. Fotoğrafta da görüldüğü üzere virüsün yüzeyinde onu kaplayan bir halka görülüyor. Bu kısım “taç” anlamına gelen “korona” kelimesi ile ifade ediliyor. (AA)

2. Almanya’da ölüm oranları neden düşük?

Diğer ülkelerle kıyaslandığında Almanya’da ölüm oranları nüfusa ve vaka sayısına göre oldukça düşük. Dünya Sağlık Örgütü buna bilimsel bir cevap veremeyeceklerini açıkladı. Bu durumun farklı faktörlerin bir araya gelmesiyle mümkün olduğu düşünülüyor. Buna göre Almanya’da virüsü ülkeye taşıyanlar tatilden dönen görece sağlıklı ve genç nüfus olduğundan ölüm oranlarını düşürdü. Diğer yandan Almanya’da pek çok bağımsız test laboratuvarı mevcut. Bu da test kapasitesini ve kayıtlı tanı sayısını artırıyor.

Tablo 1. Almanya Sağlık Sistemi ve Vaka Sayısına İlişkin Veriler

Almanya Sağlık Sistemi ve Vaka Sayısına İlişkin Veriler

Kaynak: “Montgomery: Es ist Höchste Zeit, den Arztemangel Ernsthaft zu Bekampfen”, Alman Tabipler Birliği, 31 Aralık 2018 https://www.bundesaerztekammer.de/ueber-uns/aerztestatistik/aerztestatistik-2018, (Erişim tarihi: 22 Mart 2020); Robert Koch Institut, https://www.rki.de/DE/Home/homepage_node.html, (Erişim tarihi: 22 Mart 2020).

Almanya’da virüs ilk etapta genç nüfusta yayılmaya başlasa bile Alman nüfusunun dörtte biri 60 yaşının üstünde. Virüsün yayılmasıyla ölüm oranları artabilir. Ancak şu aşamada Almanya’da virüse yakalananların yüzde 70’i 20-50 yaş aralığında. Almanya’nın mesafeye alışkın sosyal yaşam kültürünün ve yaşlıların çoğunlukla çocuklarından ayrı yaşamalarının da virüsün yaşlı nüfusa yayılmasını azalttığı düşünülüyor. Ayrıca Almanya’da 28 bin yataklı ve solunum cihaz donanımlı yoğun bakım ünitesi bulunuyor. Bu Avrupa ortalamasının bir hayli üzerinde. Almanya’da Koronavirüse bağlı ölüm oranlarının düşüklüğüne dair spekülasyonlar da yapılıyor. İtalyan uzmanların iddiasına göre Almanya’nın virüsten ölenleri sayma metodu sayıyı düşük gösteriyor. Bu iddialara göre Almanya’da ölüm sonrası tanı testi yapılmıyor. Karantinada bulunan ve başka hastalıkları da bulunan kişilere Koronavirüs tanısı konulmamışsa virüsten ölseler bile bu tespit edilemiyor. Bu da Koronavirüsten ölenlerin sayısının düşük görünmesine neden oluyor. Ancak RKI bu iddiaları reddetmekte ve ölülere sonradan yapılan testlerin “belirleyici” olmadığını belirtmektedir.

Grafik 1. Almanya’da Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı (Milyon)

Almanya’da Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı (Milyon)

 Kaynak: “Bevölkerung – Zahl der Einwohner in Deutschland nach Altersgruppen am 31. Dezember 2018”, statista, (Eylül 2019), https://de.statista.com/statistik/daten/studie/1365/umfrage/bevoelkerung-deutschlands-nach-altersgruppen, (Erişim tarihi: 22 Mart 2020).

3. Alman hükümeti Koronavirüse karşı nasıl bir mücadele stratejisi izliyor?

Almanya virüse karşı zaman kazanmak ve sağlık sistemine aşırı yüklenmeyi önlemek amacıyla virüs yayılımını uzun vadeye yayacak bir izolasyon ve yavaşlatma siyaset izliyor. Amaç hasta sayısını az tutmak, zaman kazanmak, hastanelere aşırı ve eş zamanlı yüklenmeyi önlemek. Almanya federe bir devlet olduğu için eyaletler pek çok konuda bağımsız yetkilere sahip. Ancak federal yapının merkezi siyaseti zayıflatmasının önüne geçmek için sağlık alanında ve virüsle mücadeledeki tüm yetkiler Federal Hükümetin Sağlık Bakanı Jens Spahn’a devredildi. Buna göre doktorların mecburi görevlendirilmesi, maske tedarik ve dağıtımı dahil her şey merkezden yönetilecek. Bunun yanı sıra dini, bireysel ve toplumsal özgürlüklere büyük oranda kısıtlama getirildi. Okullar ve ibadethaneler kapatıldı, sosyal etkinlik ve toplanma yasağı geldi. Bavyera bölgesinin zoraki durumlar hariç sokağa çıkma yasağı ilan eden ilk eyalet olması tartışma yarattı. Eyaletlerin bu şekilde kendi başlarına karar almaları diğer eyaletler ve merkez arasında önlemler konusunda da gerginlikler yaratıyor. Merkel ise genel bir sokağa çıkma yasağı istemiyor. Ülke genelinde bir sokağa çıkma yasağının ilan edilip edilmemesine halkın devletin öngördüğü kısıtlamalara uyup uymadığı gözlenerek karar verilecek. Virüs nedeniyle Almanya’ya iltica kabulleri de durduruldu. AB içinde ve dışında sınır geçişleri istisnai durumlar haricinde yasaklandı.

Ayrıca krizin vurduğu işletmeler için de 500 milyar avroluk bir “kurtarma bütçesi” Pazartesi Mecliste oylanacak. Kabine ayrıca 156 milyar avroluk bir borçlanma bütçesi oluşturdu. Mağduriyetleri önlemek için kısa çalışma ödenekleri yürürlüğe sokuldu. Ancak planlanan yardımların çoğu kredi yardımını öngördüğü için sıcak parayla yürüyen orta ölçekli pek çok işletme iflasın eşiğine geldi. Bunun üzerine 10 ve üstü çalışanlı orta ölçekli şirketlere 15 bin avro sıcak para desteği verileceği açıklandı. Almanya büyük şirketlere de iflas durumunda bazı hisselerin devlete devri karşılığında sermaye yardımı yapacak. Bu ise geçici de olsa şirketlerin kamulaştırılması anlamına geliyor.

Normalde Almanya’da şansölyeler geleneksel Noel tebriki dışında halka seslenmiyor ancak Merkel ilk kez halka seslenip “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük krizi yaşıyoruz” diyerek halktan da iş birliği ve yardım istedi.

4. Alman kamuoyu Koronavirüs krizine nasıl tepki verdi?

Almanya’da da diğer Avrupa ülkelerinde yaşandığı gibi stoklama yönünde bir alışveriş davranışı gözlenmiştir. Öyle ki yetkililer yeterince gıda stokunun bulunduğu açıklamasını yapmak zorunda kalmıştır. Alman halkı genel olarak hükümetin virüsle mücadele önlemlerini destekliyor. Bir ankete göre halkın yüzde 80’i hükümetin aldığı önlemleri açık, net ve nispeten ölçülü buluyor. Ancak özellikle gençlerin Koronavirüsle mücadelede sokağa çıkılmaması uyarılarına kulak asmadığı gözlemleniyor. Merkel’in ulusa sesleniş konuşmasından sonra bu oranda düşüş görüldüğü basına yansımıştır.

WhatsApp ve sosyal medya üzerinden, hem farklı adreslerden Almanya’da da –Türkiye’dekine benzer biçimde– dedikodu, söylenti şeklindeki yalan ve uydurma haberlerde artış gözlendi. AB Dış İlişkiler Servisi bu haberlerin Rusya’dan yayıldığını iddia etti. Alman istihbaratı Koronavirüse dair yalan haber ve mesajları izlediklerini duyurdu ama açıktan Moskova yönetimini suçlamadı. Diğer yandan Alman elitleri arasında toplanma ve hareket özgürlüğü gibi demokratik hakların askıya alınmasının olası riskleri de tartışılmaya başlandı. Ancak bazı kesimlerde salgınla mücadelede zaruri bir önlem olarak bu özgürlükleri kaldırmayı ancak Merkel göze alabileceği ve bunu başardığı yorumları yapılıyor.

5. Koronavirüs krizinin siyasi sonuçları ne olacak?

Koronavirüs krizi en çok krizlerden korku devşiren aşırı sağı vurdu. Alman aşırı sağı anketlerde ilk kez yüzde 10’un altına düşerken CDU 2017 değerlerine yeniden ulaştı ve yükselişe geçti. Bunda Merkel liderliğinin etkisi büyük. Toplumun farklı muhalif kesimleri de Merkel’in virüsle mücadelede soğukkanlı ve açık bir mücadele siyaseti izlediğini düşünüyor ve hükümeti destekliyor. Kriz anında tecrübeli siyasetçilere rağbet artarken aşırı sağcı ve ırkçı AfD ise AB sınırlarının kapanması, mülteci alımının durdurulması ve Birlik ülkeleri arasında dayanışma yaşanmaması gibi gerekçelerle bu krizin kendi tezlerini doğruladığını iddia etmeye devam ediyor. Ancak çözüm önerileri sunmadığı için pek destek gördüğü söylenemez. Virüs salgını öncesi dağılma noktasına gelen SPD-CDU koalisyonunun kriz nedeniyle iş birliğini artırdığı ve güçlendiği söylenebilir Ancak kriz sonrası dönemde virüs salgınının miras bırakacağı korkuları ve güvensizlik ortamını aşırı sağ akımlar yeniden istismar etmek isteyebilir. Diğer yandan Merkel’in halefi olarak gösterilen isimlerden Merz’in ve diğer bazı siyasetçilerin de enfekte olduğunu açıklaması durumlarının kötü seyretmesi halinde siyaseti de etkileyebilir. Merkel’in de test sonucu pozitif çıkan özel doktoruyla temasından sonra evinde karantinaya girmesi ve test yaptıracağını duyurması bu durumu daha da kritik bir hale getirdi.

Virüs krizinin en büyük kaybedeni AB ve AB siyaseti oldu. Kurucu ülke İtalya’ya talep ettiği halde maske bile verilmedi. Yardım Çin’den geldi. Bulgaristan’ın yardımına da Türkiye ve Çin koştu. Bu gelişmeler son dönemde hiçbir krize ortak cevap veremeyen ve zaaf gösteren AB’nin geleceğini ciddi oranda etkileyecek. Bunun yanı sıra kamuoyunda Çin düşmanlığının (Sinofobi) artması da bekleniyor. Bazı kesimler bunun Çin’den bağımsızlaşmak için bir fırsat olduğunu iddia ediyor. Ancak Çin’in göz ardı edilemeyecek ticari ve teknolojik bir güce dönüştüğü düşünüldüğünde Almanya’nın Çin’le kontrollü bir iş birliği izleyeceği öngörülebilir. Artan Çin düşmanlığının son tahlilde tüm yabancı unsurlara karşı nefrete dönüşme ve Müslüman karşıtı ırkçılığı tetikleme ihtimali de göz ardı edilmemelidir.

Zeliha Eliaçık
Zeliha Eliaçık