Afrika Boynuzu’nun Koronavirüs ile Mücadelesi
- Tunç Demirtaş
Bugüne kadar dünya genelinde 4 milyona yakın insanı etkileyen koronavirüs (Covid-19) Afrika Kıtası’nda da 66 binden fazla kişiyi enfekte ederek etkisini giderek arttırıyor. Afrika’da sayıları giderek artan pozitif vakalar başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere Dünya Sağlık Örgütü’nü (DSÖ) de harekete geçirdi. Her iki örgüt de Afrika’nın salgının yeni merkezi olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Nitekim BM Afrika Ekonomik Komisyonu (UNECA) Afrika’da yeterli önlemin alınmaması durumunda kıta genelinde 1 milyardan fazla kişinin enfekte olmasını ve 3 milyondan fazla ölümün gerçekleşeceğini öngörüyor.
Bugüne kadar dünya genelinde 4 milyona yakın insanı etkileyen koronavirüs (Covid-19) Afrika Kıtası’nda da 66 binden fazla kişiyi enfekte ederek etkisini giderek arttırıyor. Afrika’da sayıları giderek artan pozitif vakalar başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere Dünya Sağlık Örgütü’nü (DSÖ) de harekete geçirdi.
BM En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) arasında yer alan Somali, Eritre, Cibuti ve Etiyopya’yı içeren Afrika Boynuzu’na bakıldığında ise salgının henüz erken aşamalarda olduğu görülmektedir. 130 milyondan fazla nüfusu barındıran Afrika Boynuzu’nda bugüne kadar 2 bin 605 pozitif vaka, 1.136 iyileşen vaka ve 60 ölüm gerçekleşmiştir. Ancak nüfusa oranla mevcut vaka ve ölümlerin az olduğu düşünülse de Afrika Boynuzu ülkelerinin sağlık sektörü ve kurumsal kapasiteleri dikkate alındığında salgının önümüzdeki günlerde ciddi anlamda etkisini arttıracağı öngörülmektedir.
Afrika Boynuzu’nda ilk vaka 13 Mart’ta Etiyopya’da, 17 Mart’ta Somali’de, 19 Mart’ta Cibuti’de ve 22 Mart’ta Eritre’de ortaya çıkmıştır. Afrika Boynuzu’nda en çok koronavirüs vakası –Çin’in 2017’de ilk deniz aşırı askeri üssünü kurduğu– Cibuti’de 1.227 vaka ile görülmüştür. Ardından 1.089 vaka ile Somali, 250 vaka ile Etiyopya ve 39 vaka ile Eritre gelmektedir. Bilinen vaka sayıları düşük olmakla birlikte yapılan testlerin sayısının az olması ise doğru sonuçlara ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Ülkelerin test ettiği kişi sayıları ve demografik yapılarındaki farklılıklar ölümlerin düşük olmasının sebeplerindendir.
Öte yandan bölge ülkelerindeki sağlık sektörünün kapasitesinin yetersizliği test sayısının az olmasının arkasında yatan nedenlerden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Eğer daha fazla test yapılırsa daha fazla vakanın ortaya çıkması mümkün olabilecektir. İkinci olarak halihazırda sağlık sorunları bulunan ve özellikle 60 yaş üstü kişiler için koronavirüs yüksek risk barındırmaktadır. Bu bağlamda Grafik 1’de Afrika Boynuzu ülkelerinin nüfus piramitlerinde görüldüğü üzere genç nüfusun sayıca daha fazla olması bölge açısından avantaj oluşturmaktadır.
Kaynak: “Popoulation Pyramids”, World Life Expectancy, https://www.worldlifeexpectancy.com/tr, (Erişim tarihi: 14 Mayıs 2020).
Mart’tan sonra artış gösteren koronavirüs vakaları dolayısıyla bölge ülkeleri birtakım önlemler almıştır. 112 milyon nüfusuyla Afrika’nın en kalabalık ikinci ülkesi olan Etiyopya’da 12 Mayıs 2020 itibarıyla 250 vaka görülmektedir. Günde ortalama 610 testin yapıldığı Etiyopya’da ilk bakışta vaka sayısının düşük olması sevindirici olsa da yapılan test sayısının yetersizliği endişe vericidir. Ayrıca DSÖ’nün yapmış olduğu açıklamalarda ilk altı ayda kıtada 10 milyon insanın virüsten etkileneceği söylenmektedir. Öte yandan ilk vakalar çıktığında toplumun evde kalmasına yönelik uyarılarda hükümetin geç kalması ve Mart’a kadar Etiyopya Havayolları’nın günlük olarak Çin’e yönelik uçuşlara devam etmiş olması Etiyopya’daki salgını hızlandırmıştır. Etiyopya toplumunun sosyal mesafeyi dikkate almadan birbirleriyle etkileşime devam etmesi ile birlikte vaka sayısının Eylül 2020’de 1 milyon olması öngörülmektedir.
Salgının Etiyopya’da ilk görüldüğü tarihten sonra hükümetin iş yerlerine yönelik talepleri olmamasına rağmen bazı tekstil fabrikaları üretimlerini maske üretimine çevirmiştir. Sonrasında ise Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed koronavirüs ile mücadele kapsamında Etiyopya Havayolları aracılığıyla Addis Ababa üzerinden kıtaya yardım malzemelerinin dağıtımını yaptırmıştır. Bu durum Abiy Ahmed’in bölgede prestijini artırmasına yardımcı olmuştur. Ayrıca Etiyopya’da önce Mayıs, sonrasında Ağustos’ta planlanan parlamento seçimleri koronavirüs nedeniyle süresiz olarak ertelenmiştir. Birkaç hafta önce muhalefet kanadında eleştirilere ve şiddetli tepkilere neden olan bu durum günümüzde ciddi anlamda desteklenmektedir.
15 milyondan fazla nüfusa sahip olan Somali’de ise nüfusun 5 milyonu gıda yardımına bağımlı, 2,5 milyonu savaş ya da kuraklık nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş, bir milyona yakını da komşu ülkelerde yaşamaktadır. Bu bağlamda Somali, Afrika Boynuzu’nda en büyük zorluklarla karşı karşıya olan ülkedir. Türkiye’nin Somali’de merkezi hükümete desteği ve devletin kurumsal kapasitesinin güçlenmesi konusundaki çabalarına ek olarak 2015’te Mogadişu’da hizmete açılan Recep Tayyip Erdoğan Hastanesi ve Türkiye’nin Somali’ye gönderdiği tıbbi yardımlar koronavirüs ile mücadelede önemli bir yere sahiptir.
Eritre ise koronavirüs salgınına rağmen ülkede tecritçi tutumunu sürdürmektedir. Çinli milyarder Jack Ma tarafından Etiyopya’ya gönderilen yardım malzemelerini taşıyan uçakların Eritre’ye iniş izni alamaması bu ülkenin tutumunun göstergesidir.
Cibuti ise Afrika Boynuzu’nda koronavirüsten sayısal olarak en çok etkilenen ülkedir. Özellikle 5-19 Nisan arasındaki artış Cibuti’deki durumun ciddiyetini göstermektedir. Kıta genelinde en fazla vakaya sahip sekizinci ülke konumunda olan Cibuti’de resmi sokağa çıkma yasağı olmasa da ilk vakanın ortaya çıktığı hafta birçok yerde polis kontrol noktası oluşturulmuştur. Nüfusu 1 milyonun altında olan ve vaka sayısı 1.000’den fazla olan Cibuti’de yeterli önlemin alınmaması halihazırda kırılgan olan yapının ciddi anlamda etkilenmesine ve felaketle sonuçlanmasına yol açabilecektir.
Afrika Boynuzu’ndaki ülkeler ciddi anlamda sağlık personeli, tıbbi malzeme ve ekipman sıkıntısı çekmektedir. Bu bağlamda 557 ventilatör ve 570’in üzerinde yoğun bakım yatağı bulunan Etiyopya, bölgedeki diğer ülkelerden daha iyi bir kapasiteye sahiptir. 25 yoğun bakım ünitesi bulunan Somali’de ise Türkiye’nin gönderdiği tıbbi yardımlardan sonra 10 ventilatör bulunmaktadır.
Tablo 1. Afrika Boynuzu Ülkelerinde Bin Kişiye Düşen Yatak ve Doktor Sayısı
Kaynak: “Hospital Beds (per 1,000 People) – Ethiopia”, Dünya Bankası, https://data.worldbank.org/indicator/SH.MED.BEDS.ZS?locations=ET&name_desc=true, (Erişim tarihi: 14 Mayıs 2020).
Kıta nüfusunun yüzde 10’undan fazlasının yaşadığı Afrika Boynuzu ülkeleri BM-EAGÜ arasında yer almakla birlikte bölgede hastane, doktor ve yatak sayıları oldukça yetersizdir. Özellikle Etiyopya’nın –son yıllarda sağlık ve eğitime daha fazla yatırım yaptığı halde– Tablo 1’de görüldüğü üzere bin kişi başına sadece 0,3 yatağı ve 0,1 doktoru bulunmaktadır. Somali’de bu rakam 0,9 yatak ve 0,02 doktor, Cibuti’de 1,4 yatak ve 0,2 doktor, Eritre’de 0,7 yatak ve 0,1 doktordur. Salgının yayılması ve Etiyopya’da 33 bin, Cibuti’de 1.400, Somali’de 1.350 ve Eritre’de 2 bin 450’den fazla kişinin enfekte olması durumunda bu ülkelerin sağlık sistemleri aşırı yüklenme nedeniyle çökecek ve salgının yayılması durdurulamayacak boyutlara ulaşacaktır. Afrika Boynuzu’nda yer alan ülkelerin uzun yıllar insani krizlerle mücadele ettiği dikkate alındığında yeni bir insani krizin yaşanması söz konusu olacaktır.
Koronavirüsün katlanarak yayılma hızına karşı önlem alınmazsa vaka sayısının doruk noktasına ulaşması hızlı bir şekilde gerçekleşecektir. Böyle bir durumla karşılaşılmaması için virüsün yayılma hızının uzun vadeye dağıtılması gerekmektedir. Bu durum için iki aşamalı hedefin oluşturulmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Salgının Muhtemel Etkileri
Koronavirüsün sosyal açıdan sonuçları incelendiğinde kırsal alanlarda yaşayan toplum, kentlerde yaşayanlara kıyasla sağlık hizmetlerine daha zor ulaşmaktadır. Ayrıca Afrika Boynuzu ülkelerinde kişi başına düşen milli gelir 1.000 doların altındadır. Bu nedenle bölgedeki devletler belirli bir düzeyde sosyal güvence sağlayamazsa koronavirüs nedeniyle çalışma kısıtlamaları, serbest dolaşım kısıtlamaları ve sokağa çıkma yasaklarını topluma kabul ettirme konusunda zorlanacaklardır.
Koronavirüs ile mücadelede Afrika Boynuzu ülkelerinin nasıl yönetildiği salgın ile mücadele sonrasında devlet-toplum ilişkisini de şekillendirebilir. Bölge ülkelerinin liderleri iyi bir kriz yönetimini başarabilirlerse gelecekte ülkelerinde istikrarı sağlayabilme konusunda ciddi avantajlara sahip olacaklardır. Öte yandan Afrika Boynuzu’nda otoriter rejimlerin toplumlarını koronavirüs ile mücadele kapsamında daha çok baskı altına alması ise meşruiyet tartışmalarına yol açacak, siyasi ve etnik olarak parçalanmış bölgede uzlaşmayı daha fazla zorlaştıracaktır.
Ekonomik olarak Avrupa Birliği (AB), Afrika ülkelerine koronavirüs kriziyle başa çıkabilmek için 3,25 milyar avro bütçe ayırmış ve Afrika Boynuzu ülkeleri bu bütçeden toplamda 35 milyon avrodan fazla pay almıştır. Buna ek olarak Dünya Bankası’ndan Etiyopya 82 milyon dolar ve Cibuti de 5 milyon dolar acil yardım almıştır. Ancak Afrika Boynuzu’na dışarıdan yapılan ekonomik yardımlar ve kısa süreli insani yardımların yanı sıra sosyal güvenlik sistemlerine uzun vadeli yatırım yapılması da gerekmektedir.
Kolonyal dönemin mirasının yanı sıra Fransız doktorlar tarafından “Afrika’nın koronavirüs aşıları için iyi bir test alanı oluşturacağına” dair açıklamalarla birlikte ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Etiyopya dışişleri bakanı ve günümüz DSÖ Genel Direktörü Tedros Ghebreyesus’a sözlü saldırıları bölgede aşağılayıcı olarak görülmektedir. Öte yandan Çin’in Afrikalılara uyguladığı ırkçı davranışlar bölgede ciddi rahatsızlık oluşturmaktadır. Ancak Çin, Afrika ülkelerinin önemli ticari ortaklarından biridir. Günümüzde Afrika’da salgın her ne kadar erken aşamada olsa da uluslararası piyasalarda yaşanan olumsuz gelişmeler Afrika ülkelerini de etkilemektedir. Afrika Boynuzu özelinde Çin ile ilişkilerde emtia ihracatına bağımlı olan ülkelerin ekonomik gelirlerinde halihazırda daralma söz konusudur. Aynı zamanda bölge ülkeleri dış borçları dolayısıyla ekonomik olarak zorluk yaşamaktadır. Nitekim salgının ileri boyutlara ulaşmasıyla bölge ülkelerinde insani krizle birlikte ekonomik bir krizin yaşanması da beklenmektedir. Öte yandan ABD ve Avrupa piyasalarındaki durgunluk, koronavirüs sonrası dönemde ekonomilerini düzeltebilmek adına yabancı yatırımlara ihtiyaç duyacak bölge ülkelerini daha fazla Çin’e yakınlaştırabilecek ve bu ülkelerin daha fazla Pekin yönetiminin etkisine girmesi söz konusu olabilecektir.
Öte yandan Afrika Boynuzu’nda ve kıtada ABD-Çin rekabeti koronavirüs salgını ile başka bir boyuta taşınmıştır. Geçtiğimiz günlerde Çin’in Etiyopya’ya yardımları nedeniyle Etiyopya kökenli DSÖ başkanının dolayısıyla DSÖ’nün Çin’e ses çıkarmadığına yönelik iddialar ortaya atılmıştır. BM Genel Kurulu üye ülkelerinin yaklaşık üçte birinin bulunduğu Afrika’da 52 dış temsilciliğe sahip ve neredeyse tüm kıta ülkelerinin borcu bulunduğu Çin yönetimi önemli bir diplomatik güçtür. Nitekim Çin başta ABD olmak üzere diğer küresel güçlerle çeşitli alanlarda girmiş olduğu mücadelelerde kıtadaki diplomatik etkisi dolayısıyla önemli avantajlar elde etmektedir. Bu etki 2002’de kurulan ve merkezi Addis Ababa’da bulunan Afrika Birliği’nin (AfB) DSÖ’yü desteklemesiyle kendisini göstermiştir.
Kısaca koronavirüsün sağlık açısından Afrika Boynuzu’na olumsuz sonuçları olmakla birlikte salgın bölgeyi sosyal, siyasal, ekonomik ve diplomatik olarak da etkilemektedir. Ancak bölge ülkelerinin kırılgan kurumsal yapıları, devlet-toplum ilişkilerinin zayıflığı ve ekonomik olarak dışa bağımlılığı bölgenin çok zorlu bir süreçten geçmesine neden olabilecektir. Öte yandan bölge ülkeleri salgın sonrası dönemde doğru adımlar atabilirlerse krizi fırsata çevirebilecektir.